Kondüktör ne anne?

İşte 18 numaralı koltuk benimdi ona çok sahiplenmiştim hatta o kadar sahiplenmiştim ki tren biletimi o koltuğun “tapusu” zannediyordum.annemin kahve rengi yandan açılan,büyük omuz çantasının içindeydi.Belki onun makyaj malzemelerinden bulaşan renkler olur; benim tapuma,bende sinir-ağlama olurum.Annemden tren biletimi istedim çünkü benim yeşil kadife pantolonumun cebinde daha güvende olacaktı.Hem de o bilet benimdi ve benden özür dilenmesinden hiç hoşlanmazdım,benim bir şeyime madem zarar gelecekse benden gelmeliydi.o zaman işte kimse benden özür dilemezdi bende karşımdaki kişiye uyuz olmam ve o kişide kötü bir şey yaptığı için üzülmemiş olurdu.Annemin gri-beyaz,uzun kollu,dik yakalı kazağının sol kolundan çekiştiriyordum.Ama annem bileti kaybedeceğimden çok emin ve kararımdan vazgeçirmek için türlü bahanelerle benim boynumu önüme eğmemi istiyordu ve bekliyordu.Bana bir sürü neden saydı ama içlerinde en garibi “kondüktör”lü olandı ne ki “kondüktör”.Eğer biletimizi kaybedersek bizi trenden indireceğini söylemişti annem.Soracaktım ne demek diye ama dilim dönmüyordu.Yüzümdeki o şımarık ifade yerine boğazıma bişeyler takıldı ağlıcak gibi oldum,çürük bir gülümseme vardı;niye gülümsedim bilmiyorum belki ağlasam bilet bende olabilirdi ama birazda korku vardı sezimli yüreğimde.Sustum ve dışarıya bakıyordum,koridor tarafındaydım ve pencereden dışarıya bakarken penceremin üstünde Türk bayrakları vardı ve her pencerede.koridorda upuzun bir kırmızı halı vardı ama yolcuların ayakkabılarının altındaki pisliklerden rengi solmuş ve birbirini tekrarlayan desenler vardı.uzundu koşmak istiyordum bütün dengemi kaybedecek hıza ulaşmak istiyordum düşersem de düşeyim ne olacaktı ki en fazla bacağım kanar,ağlarım ama kendimi bi anlıkta olsa özgür hissederdim.kendimi durdurmalıydım onun için annemle yer değiştirip dışarıya bakmak istedim annem kabul etti değiştirdik.Yanımızdan çok hızlı geçiyordu ağaçlar, tarlalar evler elektrik direkleri.çok eğlenceliydi onlara bakmak garip oluyordum.mağaralara baktım oyuklar vardı üzerlerinde ayı eviydi herhalde onlar orada yaşıyorlardı.birden sireni çaldı trenin bir uzun bir kısa tekrar uzun bir sirendi.iyice heyecanlanmıştım.elleri kolları boşta dengesi kaybederek koşmak gibiydi aynı.
Yolcular çantalarından poşetlerinde çıkardıkları yiyeceklerin kokusu karışmıştı ve vagon garip kokuyordu ve annem sarı saçlarımı sağa yatırmıştı ve 2 ön dişim yoktu ama yinede kafamı pencereye yaslayıp tatlı bir gülümsemeyle hızlı ağaçları izliyordum.Bir ara koltuğa basarak yükseldim ve kafamı camdan dışarıya çıkardım sarı saçlarım arkaya yatmıştı çok hızlı gidiyorduk annem kolumdan çekti ve bağırdı “yüz felcimi olmak istiyorsun”!??. Herhalde bir hastalıktı peki dedim içimden ve oturdum ve devam ettim belki inek,koyun,çoban görürüm niyetiyle sustum tekrar.Kafam cama dayılıyken kafam bi sağa bi sola gidiyordu kulağımın içindeki sarı sıvımsı pislik çok garip bir zevk veriyordu anlamamıştım ama güzeldi o yüzden daha da sıkı bastırmaya başladım kafamı dışarısı soğuk olduğu için pencerede benim kafamın buğusu çıkmıştı komikti, imza attım sonra hepsini avucumun içiyle sildim.
Beyaz üzerine maviyle İzmit yazmışlar bi tabelaya 3 4 dakika durduktan sonra oradan da ayrıldık yine tren evinde elini sallayıp ağlayanlar vardı;sarılıp gülenlerde vardı.İyi bir şey miydi acaba tren???
Bileeeeettt koontroolll????????Kim bağırıyor böyle???????Heyecanlandım!!!kafamı hemen sola kapının olduğu yöne çevirdim mavi elbiseli garip bir şapkalı ve şapkasının önünde garip bir işaret vardı elinde berber İsmet’in bizi traş ettiği alete benzeyen bi alet vardı.Bıyıkları vardı kocaman ama sakalsızdı gözlerinin yanları kırışmıştı belki de çocukları korkutmak için kaşlarını çattığından olsa gerek.annemden biletleri istedi ve benim içinde bilet alınıp alınmadığını sordu.Arkasında baktım uzun uzun,derin derin.Korkunç ama korkmadım ben sustum konuşmadım dikkatle onu izledim ve dinledim ve saçlarımı sevdi “nasıl gidiyor yolculuk delikanlı” dedi.bende cevap veremedim heyecanlandım sadece sırıttım ve kafamı salladım.
Ama hala ismini söyleyemiyordum…


Gelecek bölüm:Bu yolculuk oturarak bitmeyecek.

Hiç yorum yok: